Kaptan Memo

UYARI - UYARICILIK VE TEBLİĞ GÖREVİ

          Maide süresi 67.ayet: '' Ey resul rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan onun verdiği peygamberlik görevini yerine getirmemiş olursun.''

         Tebliğ peygamberi Hz.Muhammed...İlk ona indi Vahiy, gelen ayetleri ilk o anlattı o tebliğ etti bütün insanlığa. Müşrik, Putperest toplumlara uyarı-uyarıcılık ve tebliğ görevini ilk peygamberimiz hz.muhammed yaptı bize. 

         Bu uyarıcılık ve tebliğ görevini yaparken çok büyük sıkıntılar ve cefalar çekti. Taşlandı, dişleri kırıldı, eziyetlere maaruz kaldı. Uyarıcılık ve tebliğ görevini yapanlar bu sıkıntı ve cefalarla mutlaka karşılaşırlar.

      
   Hz.peygamberimiz uyarıcılık ve tebliğ görevini yaparken müşrik putperestler peygamberimize şu teklifi yapıyorlardı: '' Ey Muhammed! seni hükümdar yapalım, seni en güzel kızlarımızla evlendirelim, sana mal mülk verelim. Bu davandan vazgeç.'' Hz.peygamber ise şunu söyledi: 

         Hz.peygamber: '' Bir yanıma güneşi, bir yanıma ay'ı verseniz yine de davamdan vazgeçmem.''

         İşte bütün uyarı ve tebliğ görevi yapanları kendilerine bunu örnek alması gerekir.

         Peygamber ile birlikte ku'ran-ı anlamış, ku'ran-ı gırtlaklarından aşağı indirmiş olan uyarıcı ve tebliğ adamları bu görevlerinden sorumludurlar. Ku'ran şunu söyler: 

         
 Ku'ran: '' Bildiği halde bildiklerini gizleyenler / gerçekleri gizleyenler Allah'ı ve Ahiret gününü inkar etmiş olurlar.''

          İşte bunun içindir ki, Hz.Peygamber Cebrail tarafından kendisine dünya'dan ayrılacağını, hakka kavuşacağı bildirince bütün insanları topluyor ve şunu söylüyor : '' Ey insanlar bana cebrail tarafından dünya'dan ayrılacağım söylendi şimdi soruyorum : ' Tebliğ görevimi yaptım mı. bütün herkez hep birden 'yaptınız ya resullah' diyorlar. Peygamberimiz bir kez daha soruyoru 'tebliğ görevimi yaptım mı..hep birlikte 'yaptınız ya resullah' bir kez daha soruyor peygamber 'görevimi yaptım mı' hep bilirkte 'yaptınız ya resullah' dediler.Peygamberimiz şehadet parmağını kaldırıyor ve şunu haykırıyor: 'Şahit ol ya rab. Şahit ol ya rab. Şahit ol ya rab.''

          İşte bütün mesele bu. Görevimi yaptım mı meselesi...Uyarıcı tebliğ adamları Ku'ran'ın şu emrini hiç aklıllarından çıkartmazlar: 

      
   Hud süresi 51.ayet: '' Ey toplumum, Be tebliğime karşılık sizden herhangi bir ücret istemiyorum. Benim ücretim beni yaratandan başkasına düşmez.''

         Yasin süresi 21.ayet: '' Sizden herhangi bir ücret istemeyenlere uyun. Onlardır doğruyu ve güzeli bulanlar.''

    
     Uyarıcılık ve tebliğ görevi yapanlar hiç bir ücret beklemeden, hiç bir çıkar gözetmeden insanlığı uyarırılar. Ödüllerini yanlızca cenab-ı hak'tan beklerler.

         Uyarıcı, tebliğ adamları kesinlikle zorlamaya ve baskıya başvuramazlar. Ku'ran'ın şu ilkesini bilirler:

         Ra'd süresi 40.ayet: ''  Tebliğ etmek sana hesap sormak bize düşer.''

         Hicr süresi: 94.ayet: '' Emrolunduğun şeyi kafaları çatlatırcasına tebliğ et, şirk'e bulaşanlara aldırma.''

         Ku'ran uyarıcı tebliğ adamlarına şu emride vermektedir: 

         Ku'ran: '' Tebliğ et, kenara çekil, Tebliğ etmek sana hesap sormak bize düşer.''

        
Uyarıcı, tebliğ adamları uyarı ve tebliğlerini onun bunun sözleri ve içtihadlarıyla yapmaz. Ku'ran ile yapar. Çünkü Ku'ranın adlarından biri de uyarı'dır...

         Ku'ran: ''
Biz bu ku'ran-ı size bir öğüt ve uyarı olsun diye indirdik.''

         A'raf süresi 2.ayet: '' Bir kitaptır bu, sana indirildi. Onunla uyarıda bulunasın diye. Ve inananlar için bir düşündürme ve öğüt olarak. O halde bundan dolayı göğsünde bir sıkıntı olmasın.''

         Ku'ran binlerce kez kendisinin bir öğüt ve uyarı kitabı olduğunu söylemektedir. Uyarıcı tebliğ adamları ku'ran ile uyarırlar. Ku'ran ile tebliğ ederler.

         Yunus süresi 101.ayet: '' Ayetler ve uyarılar iman etmeyen bir toplumun hiç bir işine yaramaz.''

         Neml süresi 92.ayet: '' Ben ku'ran okumakla emrolundum. Artık kim yola gelirse kendisi için yola gelir, Sapmışa gelince, böylesine denir ki: ben uyarıcılardan biriyim hepsi bu.''

       
  Uyarıcı, Tebliğ adamı bir uyarı olan ku'ran ile uyarır.

         Enbiya süresi 45.ayet: ''
Ben sizi ancak Vahiyle uyarıyorum. Ama sağırlar uyarıldıklarında çağrıyı işitmezler.''

         Uyarıcı, Tebliğ görevilileri insanlığı ku'ran'a dayanarak, Ku'ran ile uyarırlar. Bu uyarılar hiç fayda etmeyebilir. Uyarılardan rahatsız olabilirler. Ama uyarıcı tebliğ görevilileri görevlerini yerine getirmelidirler. 

        Aksi takdirde ku'ran'a göre Allah'ı ve ahiret gününü inkar etmiş sayılırlar.  Ku'ran açık bir biçimde bildikleri halde bildiklerini gizleyenler, erçeklerin üzerini örtenler Allah'ı ve ahiret gününü yalan saymış olacaklarını söylemektedir. 

         İşte bizim tek derdimiz budur. Uyarıcılık görevimizi, tebliğ görevimizi yapabilmek.

  
       Yasin süresi 11.ayet: '' Sen ancak o ku'ran'a uyan ve görmedikleri halde rabbinden korkan kişileri uyarırsın.''

       
Tebliğ ve uyarılara kulak verenler, ku'ran ile öğüd alanlar refaha kavuşular. Aksi halde azaba uğrarlar.

       
  Ahkaf süresi 29.ayet: '' Bir zamanlar cinlerden bir topluluk Ku'ran dinlemeleri için sana yöneltmiştik, onu dinlemeye hazır hale geldiklerinde ''susup dinleyin.'' dediler. Dinleme bitirilince uyarıcılar olarak kendi toplumlarına döndüler.''

         Hz.Peygamber: '' Her yüz yılda bir ümmetimden biri veya birileri çıkar dini yeniden yapılandırılar.''

         Ben ku'ran ile 18 yaşında tanıştım. 24 saatin 18 saatini ku'ran ile geçirdiğim anlar oldu. Ben ku'ran'a bir adım gittim. ku'ran bana bin adımla geldi. Ku'ran çok ilim öğretti bana.. Daha öğrenecek çok ilim var ku'ran'da. Evrensel zamanüstü çağlar üsüt ku'ran'da ilim tükenmez. Bu nedenle son nefesime kadar ku'ran diyecem başka bir şey demeyecem... 

        Son nefesime kadar da mezhepçi, tarikatçı, sağcı, solcu olduğunu söyleyip duranlarla da mücadele edecem...gücümün yettiği oranda...bunların canı cehennem'e...Çünkü bunlar ku'ran bilmezler, sadece keyifleri ve arzularıyla çıkar elde etmek isterler. Bir kesim var ki atatürkçülük ve laiklik adına ku'ran düşmanlığı yaparlar..bu kesim kitapsızlar...diğer kesimde din istismarcılığı yapıp ku'ran'ın yerine başka şeyleri oturtmayı planlarlar. Bu kesimde Ku'randan bir ayetle söyleyeyim :

        Ku'ran: '' kitabını  bilmeyen ama kitabını sırtlarında taşıyan eşşek sürüleri gibidirler.''

        Bununla ilgili ileride detaylarıyla açıklama yapacağız.

        Şuara süresi 214.ayet: '' En yakın akraba ve hısımlarını uyar.''

        
Uyarıcı ilk önce uyarı görevini en akrabasında ve çevresinden başlaması gerekir. Uyarıccı akraba ve çevresinden sonra tüm insanlığı uyarmalıdırlar. Kendi akraba ve çevresini uyarmadan insanlığa geçemez.

         Şuara süresi 207-208.ayetler: '' Biz uyarıcıları olmayan hiç bir kenti, hiç bir uygarlığı helak etmeyiz. Uyarı, hatırlatma olacak bizler zalimler değiliz.''

      
  Uyarıcı öyle bir uyarı yapar ki o uyarılardan sonra ya refah gelir yada helak gelir. Allah her topluma, her kent'e, her uygarlığa bir uyarıcılar görevlendirebilir.

        Türkiye ve islam dünyası uyarıcılara muhtaçtır. Bu uyarıcıların kıymetini bilmek zorundadır. Ayetler ve peygamberimizin hadisleri eşliğinde şunu anlıyoruz ki uyarıcılar ender yetişir. 

        Ve uyarıcılar hayat ramak meselesinde konuşurlar. Uyarıcılar hiç bir şeyi evirip çevirmeden direkt olarak söylerler. Kimseni keyfine göre konuşmazlar. Sadece doğruları konuşurlar. Kimseden herhangi bir ücret talep etmezler, kimseden alkış beklemezler. Konuştuktan sonra ya huzur yada helak olunur...

        TÜRKİYE'TE UYARILAR:

        Türkiye uçuruma doğru freni patlamış kamyon gibi tepe taklak gitmektedir. 2009 yılına gireceğimiz şu günlerde her geçen gün dünya ile birlikte özellikle Türkiye helak olmaya doğru hızla ilerlemektedir. 

        2. cumhuriyetçilerden sonra son zamanlarda anayasa mahkemesi başkanlığından olanlar üzerine başbakan tayyip erdoğan'ın 2. bir anayasa varmış demesi ne denli bir çatışmaya çekildiğimiz gözler önündedir. Bir takım aydın geçinenler, sözde aydınlar ama gerçekte pas tutmuş kof kafalılar ermeni soykırımı için özür kampanyası başlattılar.

         Atatürk: '' Biz dağların ötesini değil ufukların ötesini görmek mecburiyetindeyiz.'' demiştir.

         Dünya bir ekonomik krizle sarsılıyor...1.Dünya savaşı ve 2.Dünya savaşı oluşan ekonomik krizlerle çıktığı biliniyor. Yine bir dünya ekonomik kriz içerisinde. Bazı A.B.D ve AB ekonomi uzmanları, ekonomistler 2009 sonu 2010 başı ekonomi düzelir deselerde ben buna katılmıyorum. Bu kriz 3-5 yılda geçmez. Ve bu kriz bir dünya savaşını doğurabilir. 

         İsrail'in filistin'e soykırımı ve saldırıları var. Bu saldırılara sessiz kalmak insanlık suçuudur. Çünkü peygamberimiz '' Zulme seyirci kalanlar dilsiz şeytanlardır.'' demiştir. Türkiye siyonistlerle ve emperyalist haçlı odaklarıyla iş birliği yaptığı için seyirci kalmaya devam edecektir... 

          Irak'ta müslüman kardeşlerimizin başına bomba atmak için Türkiye cumhuriyeti ve onun başındaki sözüm ona müslüman AKP emperyalist haçlılarla 1 milyar dolara topraklarını ve hava yollarını açmıştır. Türkiye bırakın zulme seyirci kalmayı zulme ortak olmuştur. Irak'ta ölen kardeşlerimizden, tecavüze uyrayan kardeşlerimizden önce AKP sonra T.C'nin de ortaklığı vardır. Ve bu T.C Allah'a bunun bedelini ağır ödeyecektir. Allah hiç bir şeyi karşılıksız bırakmaz. 

          Türkiye bütün bankalarını, arsa, ev ve topraklarını yabancılara / haçlılara satmıştır. Devletin en üst kurumları: türk telekom, petkim, tekel, başta olmak üzere bütün kurumlarını haçlılara sattı...

          Türkiye'nin iç ve dış borç tutarı buna rağmen 500 milyar dolar oldu. Cari açığı 50 milyarı doları aştı. Herşeyinizide sattınız. Peki dünya'daki bu ekonomik kriz Türkiye'yi teğet mi geçer yoksa buldozer gibi üstünde mi geçer hep birlikte göreceğiz. 

          Hükümet övünüyor ihracatımız arttı diye...peki ihracatın her ay artıyor da cari açığın her ay nasıl artıyor. İhracatın her ay artıyor doğru ama ya ithalatın... 

         Cari açık, ithalatın ihracatından fazla olursa oluşur. İhracatta artış var diye övünüp bu davar sürüsü haline gelmiş milleti kandırıyorsun. Birde şu cariği açığı nasıl verdiğini, ithalatında ki artışıda anlatta bilelim... 

         Yeni ABD başkanı obama biraz savaş karşıtı gibi gözüküyor ama obama bu savaş karşıtlığını canıylada ödeyebilir. Olabilecek bir suikastte Obamanın katillerinin orta doğu diye lanse edebilirler.

         İsrail'in bu filistine olan soykırımına özellikle iran'ın daha fazla sessiz kalacağını sanmıyorum. Bir iran-israil savaşını doğurabilir. Orta doğu'da israil'den başka bir büyük devlet istemeyen ABD ve AB bu iran-israil savaşında israilin yanıda tavır alabilir. ABD iran'ı vurabilir. Ondan sonra Türkiye ne yapar. Emperyalist haçılıların kuklası olmuş AKP ve yönettiği T.C, ırak savaşında olduğu gibi yine ABD yanında yer alabilir. İşte bu Türkiye'nin felaketi olur. Çünkü iran, ırak gibi değildir. İran çok büyük bir devlet ve düzenli bir ordusu var. 

         Haçlı emperyalistlerin kıçını yalamayı onlara kulluk etmeyi adamlık zanneden AKP ve Türkiye, ABD- İran savaşında ırak'ta olduğu gibi ABD tarafında yer alırsa İran Türkiye'yi vurur. ABD rusya arasında da bir gerginlik mevcut.

         Mütiiş bir ekonomik kriz geliyor. Türkiye Sağcı-solcu, Alevi- sünni saçmalıkları ve bölünmeleri ile meşgul. Bu krizle Türkiye'de bir çatışmayı çıkartabilir. Hem içerde bir iç çatışma, hem iran savaşı ve bunu fırsat bilen PKK, barzani, talabani Kürdistan için bastırır. Ermeni soykırımı sorunuda üstüne gelince Türkiye'nin yıkılışı kaçınılmaz olur. ABD iran savaşı hem İran-Türkiye hem de ABD-Rusya savaşını doğurur. Bu ekonomik krizlede dünya savaşı kaçınılmaz olur. Ve türkiye böyle bir ortamdan bitmiş ve yıkılmış olarak çıkar. 

        Türkiye'nin dostu yoktur. Ve toprakları bankaları arsaları Devlet'in kurumlarını ele geçiren haçlı emperyalistler son darbeyi vurup Türkiye'nin işini bitirmiş olurlar. 

         Zaten ABD'nin B.O.P bunu gerektiriyordu. Başbakanın ben B.O.P eş başkanıyım demesini de unutmayalım. 

         Bir de Türkiye'nin çıkardığı vakıflar yasası var ki... Ben bu vakıflar yasasını ve AKP'nin nasıl Türkiye'yi hristiyanlaştırdığını çok geniş bir biçimde ele alacam.  Türkiye'de mütiş bir ahlaki çöküntü var. Türkiye elden gidiyor hanımlar, beyler... Bunu bıçak gırtlağa değerse anlayacaksınız. İşte o zaman anlarsınız dünya'nın kaç bucak olduğunu... 

          TABİ BUNLAR BENİM DÜŞÜNCELERİM. BENİM ÇIKARDIĞIM SONUÇLAR. TEK TEMENNİM BUNLARIN OLMAMASI. BUNLARIN BİRER FEHRİBAN'IN YAZDIĞI SENARYO OLARAK KALMASI...

           AMA AKP TÜRKİYE'Yİ MAHVETTİ. SAĞCILAR VE SOLCULAR BUNDAN HERKES SORUMLUDUR...  HERŞEYİN BİR BEDELİ VAR. VE TÜRKİYE BU BEDELİ BU FATURAYI ÇOK AĞIR ÖDER.

          ALLAH TÜRKİYE'Yİ FELAKETLERDEN KORUSUN... BU SENARYOM VE DÜŞÜNDÜKLERİMİN OLMAMASI DİLEKLERİMLE.... KURAN'A DÖNÜŞÜ GERÇEKLEŞTİRELİM VE YENİDEN YAPILANALIM...

        

    
                               FEHRİBAN DURDU
  
                                                

Mail Adresi: f.durdu@hotmail.com 
                                                         



FEHRİBAN DURDU'NIN ÖNCEKİ YAZILARI:

FERİBAN DURDU'NUN ÖNCEKİ YAZILARI BÖLÜMÜNDE OKUYABİLİRSİNİZ..
1- NEDEN KURANI TÜRKÇE OKUMALIYIZ.

2- DİNDE PARÇALANMA HİZİPÇİLİK FIRKACILIK

3- ECDATPERESTLİK-ATALAR DEDELER DİNİNDEN KURANDAKİ İSLAM'A

4- KURAN-IN ŞİKAYETİ DİNE HÜKÜM KOYMAK

5- MAUN SÜRESİ ÇARPIYOR

6- YENİDEN YAPILANMAK

7- TÜRKİYE NEREYE GİDİYOR.

8- KURBAN MESELESİ VE TÜRKİYE

9- MESCİDLER CAMİLER

İYİ EĞLENCLER
 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol